top of page
  • Ünal GÜL

Atatürk Ne Yaptı?

Sayın Özhan BAKKALBAŞIOĞLU yazdı

Atatürk 9 Eylül 1922’de İzmir’i kurtardığında 41 yaşındaydı. Vefatına kadar geçen 16 yılda ne yaptı?

26 Ağustos’ta başlayan Büyük Taarruz ile 9 Eylül 1922’de İzmir kurtuldu. Almanya, 2’nci Dünya Savaşı’nda Sovyetler Birliği’ne başlattığı Barbarossa Harekâtı’nda yıldırım harbi adını verdikleri zırhlı birlik harekâtı ile öğünür. Doğrudur, lojistik ve taktik hatalara rağmen günde 45 km giderek başarmışlardır. Büyük Taarruz’da Kocatepe-İzmir arası yaklaşık 450 km’dir. Ordumuz bu mesafeyi günde 30 km bir yol alarak ve savaşarak geçmiştir. Büyük bölümü yaya olan birlikler istirahat, yemek yeme, uyku ve lojistik destek faktörleri dikkate alınırsa bir zırhlı birlik harekâtının ötesinde oluşan dünya tarihinde bir ilki başarmışlardır. 35 yıldır berberim olan İsmail Bey’in dayısı Hakkı Bey’i ölmeden önce tanımak onuruna sahip oldum. Hakkı Gazim dedi ki, “İzmir’e girdik, Bölük Komutanımız kaldırımları göstererek ‘burada istirahat edilecek’ dedi. Oturdum, bir süre sonra topuklarımda sızlamalar hissettim. ‘Çarığımı çıkarayım’ dedim, çıkardım çünkü tabanı yoktu… Topuklarıma çakıl taşlarının saplandığını gördüm adeta ayakkabının tabanı olmuşlardı. Büyük bir acı ile çıkarmak istedimse de başaramadım. Etrafıma baktığımda herkes ayakları ile uğraşıyordu.” Biz bu savaşı adeta motorize olmuş bu isimsiz kahramanlarla 15 günde kazandık. Atatürk tükenme noktasına gelen ve artık olmayan bu ordu ile Cumhuriyeti kurdu. Ölümüne kadar geçen 16 yılda yoktan var edilen saygın bir devlet kurdu. Düşünebiliyor musunuz; mağrur Büyük Britanya Krallığı, 1’inci Dünya Savaşı’nı kazandığı hâlde taşeronu Yunanistan ile birlikte Anadolu macerasını kaybetmiş, Lozan’da gerçek bir hezimet yaşamıştı. İşte bu ülkenin kralı 5’inci Edvard Çanakkale’deki İngiliz mezarlığını ziyaret bahanesi ile özel yatıyla gelmiş ve bahanesinin arkasına Atatürk’ün ayağına gelerek onu tanımıştır. Bir başka anı da Atatürk’ün nasıl bir dâhi olduğunu kanıtlar derecesindedir. Deniz Harp Akademisi’nde kurmay eğitimi için okurken, öğretim üyemiz Rahmetli Dz. Kur. Albay Emin Yakıtal NATO görevindeyken diğer NATO subayları ile ABD’de kültür gezisine katılarak bu ülkeyi gezmiştir. Meksika sınırına yakın San Antonio kasabasında İNKA açık alan müzesini gezmişler daha sonra da kasabanın müzesine girmişler. Bu müze dünyada konuları ve mesleklerinde ün yapmış lider isimlerin tanıtıldığı bir yermiş. Fizikten, güzel sanatlara, tarihten askeriyeye kadar ünlü birçok lider, büyük bir salon içinde heykelleri ve özgeçmişleri ile sergileniyormuş. Emin Albayım sınıfta bize “Tabi biz de bizden birini görmek istedik ama göremeyince üzülürken bizleri tek ve büyük bir odaya aldılar. Bu odadaki büst Mustafa Kemal Atatürk’tü. Özel bir aydınlatma ile ışıklandırılmıştı. Yaklaştığımızda kitabede şu kelimeler yazılıydı,


“Çok Yönlü Lider Sınıflandırılamamış her konuda bilgi sahibi eser bırakmış, teoremler kurmuş Asker, Diplomat, Devlet Adamı ve Devlet Kuran”


Dünyanın öbür ucunda küçücük bir kasaba müzesi ve Atatürk. Savaş alanı dâhil bu kısacık ömründe 4289 kitap okumuş. Konularına göre dağılımını dikkatlerinize sunarım. Türk tarihi 399. Avrupa tarihi 266. Türk dili 119. Askeri eserler 261. Siyasal bilimler 204. Hukuk 150. Türk şiiri 127. İslam dini 111. Eğitim 101. Tıp bilimleri 99. Gelenek ve Görenekler 27. Temel bilgiler konusunda ise arkeoloji ve biyoloji 36, matematik 27, jeoloji 26, psikoloji 20, fizik 17, kimya 13, astronomi 8, felsefe 8, botanik 4, zooloji 3 olmak üzere kitap okumuştur. Her kitabının sayfaları notlar ve işaretlerle doludur. Bazı kitapları tercüme ettirmiştir. Bugünlerde konuşulan Anadolu’nun asıl sahiplerinin Luviler olduğu ve Anadolu’nun hiçbir zaman Helen/Grek olmadığı ispatı yeniden konuşulurken Atatürk’ün 5 Fransız tarihçinin kitaplarından Pelasgların Asya kökenli olduğunu çıkarmıştır. Henri BERR’in “La Formation du People Grec” adlı kitabının 95’inci sayfasında, “Fakat Pelasgların gerçekten kim olduklarını bulmaktan vazgeçiyoruz” sözlerinin hemen yanında “TÜRK” notunu düşmüştür. Onun içindir ki Türk tarihini araştırmıştır. Sayısız yerli ve yabancı bilim insanlarıyla görüşmüştür. Ülkenin temel ihtiyaçlarına göre bütçeden pay ayırmış ve dokuma, şeker, çimento başta olmak üzere sayısız fabrikalar kurmuştur. Narenciye ihracatı karşılığında Sovyetler Birliği’ne ağır sanayi başta olmak üzere birçok tesis kurdurmuştur. Gelişmiş ülkelerin uzun yıllarda yaptıklarını bu eşsiz deha 16 senede başarmıştır. 1938’de fiili olarak aramızdan ayrıldığında, muharebe meydanlarında hiç yenilmemiş bir komutan, yoktan var ettiği bir devlet kuran ve Avrupa ile olan 300 yıllık geriliğimizi 16 yılda kapatan dünyaya saygın bir Devlet ve Ulus bırakan Bağımsız bir politika izleyerek çıkan siyasi fırsatları değerlendirerek sınır düzeltmeleri ve Hatay gibi toprak kazandıran, müspet ilime önem verilmesini sağlayan, laik bir devlet anlayışını bizlere sunan, okur-yazarlık oranını artıran harf devrimini gerçekleştiren, kadınlarımıza eşit haklar sağlayan, gerektiğinde dans eden, şarkı söyleyen, yüzen yani halkı ile bütünleşen bir dâhiden bahsediyoruz. Fransa Başbakanı Edouard Herriot’un şu sözleri bilmem bir şeyler anlatıyor mu? “Sizlere şunu söylemek isterim ki, Mustafa Kemal’e kâtip olmak isterdim. Sebebi de O’nun her akşam sofrasında bulunup, yüksek fikirleri ile beslenmek dileğinde oluşumdur. Böylece yeniden üniversite bitirmiş olacağım.” Yunan gazetesi PROTO THEMA önceki yıllarda, “20’nci asrın büyük şahsiyetleri” adlı promosyon çerçevesinde dağıttıkları kitapçıkta Atatürk için “Ülkesinde kendi vizyonunu uygulama iradesine sahip olmasaydı çağdaş Türkiye en azından bugünkü hâliyle olmayacaktı” sözcüklerine yer vermiş, TA NEA gazetesi de NUTUK’tan bazı bölümleri içeren kitapçıkları okuyucuları ile paylaşmıştı. 9 Eylül İzmir’in Kurtuluşu emperyalist düşüncenin denize döküldüğü ve dünyada yeni bir dönemin başladığı bir tarihtir. 1683’ten beri geri çekilmenin ve sömürülmenin artık tamamen dur denilip ileriye adımların atıldığı tarihtir. “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” sadece askerî bir emir değil, Türk ulusu için verilen bir direktiftir. Bir başka deyişle; Zaferi kazandık ama denizlere hâkim olmalıyız vizyonudur. Her zaman söylediğimiz gibi Türkiye’nin bekası denizlerdir, mavi vatandır. Geç de olsa; Atatürk’ü yeniden keşfetmek, onu anlamak ve stratejik öngörülerini hazmetmek bugün de önemlidir. İşte o zaman Türkiye gerçek anlamda çağdaş bir devlet olacaktır ve bu potansiyel ve dinamiğe sahiptir.

37 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page