Sayın Mümin KIR yazdı
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (United Nations Framework Convention on Climate Change, UNFCCC), Birleşmiş Milletler öncülüğünde imzalanan küresel ısınmaya yönelik hükümetler arası ilk çevre sözleşmesidir. Sözleşme; insan kaynaklı çevresel kirliliklerin iklim üzerinde tehlikeli etkileri olduğunu kabul ederek atmosferdeki sera gazı oranlarını düşürmeyi ve bu gazların olumsuz etkilerini en aza indirerek belli bir seviyede tutmayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda genel ilkeler, eylem stratejileri ve ülkelerin yükümlülüklerini düzenlemektedir. Sözleşme; hükümetler arası düzeyde iklim değişikliğine yönelik ilk çevre mutabakatı olmasıyla önemli olsa da yaptırım gücü zayıftır, taraf ülkeler iyi niyet düzeyinde sözleşmeyi desteklemişlerdir. Bu sözleşme kapsamında 1997 yılında imzalanan Kyoto Protokolü daha somut hedefler içermektedir.
Sera gazları atmosferde doğal olarak bulunuyorsa da bu gazların oranının artması sera etkisi’ ne yol açmakta ve küresel ısınmaya neden olmaktadır. Bu sözleşme; küresel ısınma sorununa küresel ölçekte çözüm getirme çabasıdır. Sözleşme; Birleşmiş milletler öncülüğünde Hükümetler arası düzeyde imzalanmıştır. 21 Mart 1994 tarihinde yürürlüğe giren sözleşmeye Türkiye dahil 191 ülke ve Avrupa Birliği taraf olmuştur. Bilindiği üzere dünya, üzerine düşen güneş ışınlarından çok, dünyadan yansıyan güneş ışınlarıyla ısınır. Bu yansıyan ışınlar başta karbondioksit, metan ve su buharı olmak üzere atmosferde bulunan gazlar tarafından tutulur, böylece dünya ısınır. Işınların bu gazlar tarafından tutulmasına sera etkisi denir. Atmosferde bu gazların miktarının artması Yerküre’ de ısınmayı büyük oranda artırır.
Günümüzden 21 yıl önce, 16.02.2001 tarihinde Cenevre’de açıklanan BM Çevre Raporu’na göre 21. Yüzyılda, ortalama hava sıcaklığının 1.4 °C ile 5.3 °C arasında artacağı, buzulların erimesiyle denizlerin 8–88 cm kadar yükseleceği, uzun vadede dünyanın fiziksel yapısında geri dönüşümü olmayan değişiklikler ortaya çıkacağı öngörülmekteydi. Ve mavi dünyamız, yani galakside bilinebilen en yaşanabilir yer olan mucize topu maalesef oldukça süratli bir şekilde bu öngörüye uygun olarak ilerlemektedir. Bu bir ilerleyiş midir yoksa yok oluş mudur? Orası da ayrı ya neyse…
Eylem stratejileri ve ülkelerin yükümlülüklerini düzenlemek maksadıyla sözleşmenin yürürlüğe girdiği 1994 yılından sonra her yıl taraflar toplantısı (konferansı) düzenlenmektedir. Bu toplantılar kısaca “COP” olarak da adlandırılır. (Conferences of the Parties). Hepimizin bildiği ya da duyduğu Kyoto Protokolü de1997 yılında düzenlenen üçüncü taraflar konferansında imzalanmıştır. İşte bu toplantılardan 26’ncısı geçtiğimiz yıl, 17 Kasım 2021 tarihinde İskoçya’nın Glaskow şehrinde gerçekleştirildi. İklim değişikliğine karşı alınacak bir dizi önlemi içeren bu toplantıda çok önemli kararlar alındı. İmzalanan anlaşmada, kömürün aşamalı olarak azaltılması taahhüdü, emisyon azaltma planlarının düzenli olarak gözden geçirilmesi ve gelişmekte olan ülkelere daha fazla finansal destek gibi önemli kararlar var. Zirveye başkanlık eden Alok Sharma “1.5°C hedefini ulaşılabilir tuttuk. Altı yıldır dünyayı koruyan Paris Anlaşması’nı kapattık. Bunu da İngiltere başkanlığında yaptık. İklim değişikliğine karşı korumasız ülkeler için daha fazla para sağladık. Kömürün tarih olacağı bir yolda olduğumuzu söyleyebiliriz.” ifadelerini kullanmıştır. Sharma, ilk kez bir COP metninde kömürle ilgili bir ifadenin yer aldığını da vurgulamıştır.
COP26 Dünya Liderleri Zirvesi’nde, küresel GSYİH’nin %70’inden fazlasını temsil eden 40’tan fazla ülke, bu on yıllık sürenin sonuna kadar emisyon yayan sektörlerin her birinde, temiz ve sürdürülebilir çözümleri bütçeye uygun, erişilebilir ve cazip bir seçenek hâline getirmek için birlikte çalışmayı taahhüt eden “Atılım Gündemi”ni onaylamıştır.
Atılım Gündemi özetle aşağıdaki konuları öncelemektedir:
• Enerji Atılımı: 2030 yılına kadar enerji ihtiyaçlarını etkili bir şekilde karşılayabilmeleri için bütün ülkeler açısından temiz enerjinin bütçeye en uygun ve en güvenilir seçenek hâline getirilmesi. • Kara Yolu Taşımacılığı Atılımı: 2030 yılına kadar bütün bölgelerde sıfır emisyonlu araçları yeni normal, yani erişilebilir, bütçeye uygun ve sürdürülebilir hâle getirmek. • Çelik Atılımı: 2030 yılına kadar her bölgede, hâlihazırda kurulu ve gelişmekte olan sıfıra yakın emisyonlu çelik üretimi ve etkili kullanımla birlikte sıfıra yakın emisyonlu çeliği küresel piyasalarda tercih edilen seçenek hâline getirmek.
• Hidrojen Atılımı: 2030 yılına kadar bütçeye uygun, yenilenebilir ve düşük karbonlu hidrojeni dünya genelinde erişilebilir hâle getirmek. Tüm bu hususlar dışında, COP26 konferansında Clydebank Deklarasyonu imzalanmıştır. Clydebank Deklarasyonu’nda 22 ülke, dünyanın ilk yeşil nakliye koridorlarını geliştirmek üzere nakliye endüstrisinin liderleriyle birlikte çalışmayı kabul etmiştir. Çığır açan nitelikteki bu iş birliği ile nakliyedeki karbonun giderilmesinde merkezi bir rol oynayacağı değerlendirilmektedir. Bu kapsamda Los Angeles Limanı ve Şanghay Limanı, dünyanın en yoğun konteyner taşımacılığı rotalarından biri olan transpasifik üzerinde yeşil bir rota oluşturmayı taahhüt etmiştir. İklim kriziyle yüzleşmek için gereken eylemi gerçekleştirmek maksadıyla iş birliği yapan dünya çapında 97 şehirden oluşan bir belediye başkanları ağı olan (C40 Şehirleri İklim Liderliği Grubu, dünya nüfusunun on ikide birini ve küresel ekonominin dörtte birini temsil eden, dünya çapında 97 şehirden oluşan bir gruptur) ‘C40 Cities’ ile ortaklar, düşük karbon, ultra düşük karbon ve sıfır karbon olmak üzere kademe kademe sera gazı emisyonlarını azaltmak için çalışarak, projeye göre rotada seyredecek gemilerde, 2030’da sıfır karbon yakıtlı gemilere geçiş başlamasını planlamışlardır.
Ortaklar, koridordaki gemilerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını azaltmanın yanı sıra, Şanghay ve Los Angeles limanlarında ve komşu limanlarda hava kalitesini iyileştirmek için liman operasyonlarından kaynaklanan tedarik zinciri emisyonlarını da azaltmayı hedefliyor. Bu yıl 8 Kasım 2022 tarihinde, Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentinde düzenlenen 27nci Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP27) Singapur Denizcilik ve Liman Otoritesi (MPA), Los Angeles Limanı, Long Beach Limanı ve C40 Şehirleri, Singapur ile San Pedro Körfezi liman kompleksi arasında yeşil ve dijital bir nakliye koridoru kurmak için görüşmelere başlandığı bildirilmiştir.
C40 Direktörü Marc Watt’ın da söylediği gibi “Küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlamak istiyorsak, denizcilik sektörünü karbondan arındırma çabalarını acilen hızlandırmamız gerekiyor. Bu girişim, altyapı tasarımını ve operasyonel en iyi uygulamaları yeniden tasarlayarak ve karbonsuz yakıt üretme, tedarik etme, depolama ve yakıt ikmali yapma fizibilitesini geliştirerek bir dizi taşıyıcıya ve rotaya hizmet etme potansiyeline sahiptir”.
Bütün bu gelişmeler dünyanın nerede olduğunu ve nereye doğru gittiğini gösteren birer ip ucu ki bence artık ip değil birer halat ucu yani çıma. Dünya ticaretinin ve ülkemiz ithalat-ihracatının %85 ve daha fazlasının deniz yolu ve deniz ulaştırma vasıtalarıyla gerçekleştirildiğini düşündüğümüzde, dünya yeşil koridorlarda yeşil rotalara yol alırken acaba gelecekte bizde yeşil rotalarda yol alabilecekmiyiz?
Bundan 35-40 yıl önce genç bir seyir astsubayı iken çok sevdiğim mesleğimin ilk yıllarında çok dikkatimi çeken bir şey vardı. Hangi gemide çalışırsam çalışayım ve rütbesi ne olursa olsun gemi komutanları köprüüstüne geldiğinde ilk yaptıkları şey harita masasına gelip hep aynı soruyu sormaktı: “Neredeyiz?” “Nereye gidiyoruz?” Bu iki soruyu müteakip diğer sorular ya sorulurdu ya da sorulmazdı. Ancak bu iki soru mutlaka sorulur ve -hiçbir mazeret kabul edilmeksizin- cevabı alınırdı. Bu iki soru gerçekten cevabı kadar çok önemliydi ama ne kadar çok önemli olduğunu ve gerçek anlamının ne olduğunu yıllar sonra ben de komutan olduğumda anladım.
Evet, şimdi de anlıyorum ki sadece gemi olarak değil, kişi olarak, aile olarak, grup olarak, millet olarak, ülke olarak nerede olduğunuzu ve nereye gittiğinizi bilmek çok önemlidir. Benimki belki bir meslek alışkanlığımı bilemiyorum ama, hâlâ daha kendi kendime sormadan da edemiyorum. Neredeyiz? Nereye gidiyoruz? Yeşil koridorlarda ve yeşil rotalarda- ama doğru yeşil rotalarda- yol almak üzere, hayırlı seyirler. Pruvanız neta olsun.
Comments