top of page
Ünal GÜL

Silahlı İnsansız Hava Araçları Ve Savaş

Sayın Cem GÜRDENİZ yazdı

21’inci yüzyılda savaşlar insansızlaşıyor. İnsansızlaşmanın en hızlı ilerlediği alan havacılık oldu. Önce Afganistan, Irak, Suriye, Yemen ve Libya’da daha sonra Azerbaycan Ermenistan Savaşı ile ardından Ukrayna Rusya Savaşı, Silahlı veya Silahsız İnsansız Hava Araçlarının (SİHA) konvansiyonel savaşın artık önde gelen keşif gözetleme ve ateş gücü unsuru olduğunu gösterdi. Bu sistemler zaman zaman stratejik etki yaratırken çoğu zaman da kuvvet çarpanı olarak savaşın akışını etkiliyor.


SİHA’LAR DOKTRİNER DEVRİM YARATIYOR


Büyük güçler rekabet döneminde hegemonya el değiştirirken büyük dönüşüme kadar her an yeni bir kriz ortaya çıkıyor. Mevcut krizler boyut değiştiriyor. Bu araçların kısa sürede yaygınlaşması askeri doktrinde de yeniliklere neden oldu. Böylece 21’inci yüzyıla askerlik sanatı, Drone Warfare (İHA Savaşı) adı altında yeni bir kavramla girdi. Diğer yandan 20. Yüzyılın hava üstünlüğü ve hava kontrolü kavramları İHA’lar sayesinde kısmen geçerliliğini yitirdi. İHA’lar sadece hava harbinin değil kara ve deniz harbinin de ayrılmaz parçası oldular. Gerginlik döneminden silahlı çatışma döneminin başlangıcına kadar keşif gözetleme aracı; savaşın başlangıcı ve devamında ise ateş gücü unsuru olarak öncü rol oynuyorlar. Artık yeni dizayn edilen firkateyn ve daha büyük tonajlı su üstü savaş gemilerinde silahlı veya silahsız insansız hava araçları ile silahlı suüstü aracı, gemi savaş sisteminin organik parçası haline geldi. Denizaltılardan dalmış haldeyken torpido kovanlarından atılabilen ve denizaltıya istihbarat veren tek kullanımlık araçlar da sahada kullanılmaya başlandı. Şüphe yok ki gelecek harpler özellikle Ukrayna – Rusya savaşından çıkarılan dersler sonucunda çok sayıda insansız hava, suüstü, sualtı ve kara vasıtası ile yapılacak. Bu sistemler son yıllarda o kadar hızlı gelişti ki, sadece ABD Savunma Sanayinde 2013 yılında 5 milyar dolar üzerinde bir pazara sahipti. Bugün ABD’de askeri drone pazarı 14 milyar USD, sivil drone pazarı 20 milyar USD bir paya sahip. Dünyada başta insansız hava araçları (İHA) olmak üzere insansız savaş araçlarına AR/GE ve daha sonra seri üretim yatırımı yapan, Türkiye dâhil 90 ülke var.


SİHA’LAR VE HAVA ÜSTÜNLÜĞÜ


SİHA’lar ucuz olmalarının yanısıra etkili ve hassas vuruş kabiliyetleri ile modern hava kuvvetlerine olan ihtiyacı ortadan kaldıracak özelliklere sahiptirler. Eski ABD CENTCOM (Merkez Komutanlığı) Komutanı Orgeneral Kenneth F. McKenzie’nin 2021’de ABD Kongre Araştırma Komitesine söyledikleri önemlidir: “Kore Savaşı’ndan bu yana ilk kez, mutlak hava üstünlüğü olmadan hareket ediyoruz. SİHA’ları ağ bağlantılı bir sistemle tespit ve imha edebilecek yeteneğe kavuşana kadar harp sahasında avantaj saldırganda olacaktır.” Bu kapsamda modern hava harekatının en önemli unsurlarından birisi olan düşman hava savunmasının bastırılması (SEAD) görevlerinde SİHA’ların taarruzi elektronik harple birlikte kullanılması hem insan gücünden hem de maddi külfetten tasarruf sağlıyor. Eğer bu harekatta AWACS benzeri hava erken ihbar ve komuta kontrol uçağı kullanılıyorsa görevin başarı şansı ve etkinliği şüphesiz artıyor. Diğer yandan pilotlu savaş uçaklarıyla aynı özelliklere sahip silahlı insansız hava araçları da sahada yerlerini alıyor. 10 Temmuz 2013 günü ABD Donanmasının ilk kez denediği uçak gemisinden iniş kalkış yapabilen X- 47-B tipi, 2 ton silah yükü taşıyan ve 4000 km menzile sahip SİHA (UCAS-Unmanned Combat Air System-İnsansız Muharebe Hava Sistemi) deniz ve hava stratejisinde yeni bir dönemi başlattı. Uçak gemilerinden kalkacak SİHA’lar açık deniz alanları üzerinde seyir serbestisini kullandıklarından, rakip ülkelerin karasuları sınırına (12 mil) kısıntısız şekilde girebiliyor ve taşıdıkları savaş uçaklarının ateş gücünü istedikleri gibi kullanabiliyorlar. Aynı zamanda insan gücünden tasarruf sağlıyorlar. 2011 yılında ABD Hava Kuvvetlerinde 250 uçak pilotuna karşılık 350 İHA pilotu yetiştirildi. 2014 yılında ABD’nin 1500 SİHA pilotu vardı. Bugün ABD Hava Kuvvetlerinde SİHA pilot sayısı savaş uçaklarının pilot sayısından fazla. Sivil drone kullanım lisansına sahip pilot sayısı ise 250 bin civarında. ABD, silahlı İHA’ları yurt dışında 12 değişik üste konuşlu. Ancak kontrolleri ABD/Nevada’dan sağlanıyor. 1300 km menzili olan predator’ler, iniş kalkış için ABD ile müttefik hükümetlere sahip Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Yemen, Pakistan gibi ülkelerdeki üslere ihtiyaç duyuyor. Doğal olarak üslenme ve hava sahası kullanımı da zaman zaman sorun yaratıyor.


SİHA’LAR VE ASİMETRİK SAVAŞ


SİHA yetenekleri temel harp nevilerinde yeni bir dönem başlatmıştır. Bu tip araçların küçük hacimleri ve hareketliliği taktik ve operasyonel istihbarat teminini zorlaştırmaktadır. Ancak bu araçların hasar verme kapasitesi çok büyüktür. SİHA’lar boyutları ile ters orantılı zarar verecek tesir yaratabiliyor. Özellikle halk dilinde kamikaze dron olarak bilinen harcanabilir SİHA’lar eğer çoklu şekilde kullanılırsa hava savunma sistemlerini doyuma ulaştırıyorlar ve etkisizleştirilmeleri/ düşürülmeleri zor oluyor. Diğer yandan çoklu saldırılar çok sayıda hava savunma füzesi veya uçaksavar mermisinin harcanmasına neden oluyorlar. Örneğin Ukrayna, çok sayıda İran ve Rus yapımı SİHA’ları düşürdüğünü belirtiyor ancak geri kalanlar bile ülkenin başta elektrik olmak üzere alt yapısına büyük zarar verdi. Bu arada Ukrayna 24 Şubat 2022’den bu yana harp tarihinde örneği görülmemiş boyutlarda uçak savar mermisi ve füzesi kullandı. Rusya gibi büyük bir savunma sanayi devinin yaşadıkları göz önüne alındığında denizde veya karada hiçbir birliğin artık SİHA’lardan masun olmadığını söyleyebiliriz. O nedenle birlik disiplininde gerek elektronik gerekse görsel olarak gök yüzüne odaklanma ve en küçük ihbarı değerlendirmek önem arz ediyor. Tekrar vurgulamak gerekirse günümüzde özellikle sürü halinde yapay zekâ (AI) algoritmaları kullanarak hedefe saldıran SİHA’ların önlenmesi oldukça zor. Bu tip SİHA’lar ile çok değerli platformlara veya altyapılara saldırı düzenlenerek topyekûn imha sağlanamasa da asli işlevlerini yapamayacak boyutta hasar vermek artık mümkün. Örneğin milyar dolarlık yeni bir firkateyne bu tip SİHA’lar ile yapılacak bir saldırıda firkateynin entegre anten grubuna hasar verildiği takdirde artık o geminin vuruş gücünden bahsedilemez. Yaratılan asimetrik etki çok büyük olur. Aynı durum bir uçak gemisi için de geçerlidir. Sensör sistemleri hasar almış bir uçak gemisi artık tamamen dijital teknoloji ile yönetilen uçuş harekâtını yönetemez ve kendini savunamaz.


SİHA’LAR VE STRATEJİK ETKİ


SİHA saldırılarının yarattığı asimetrik etkiler taktik başarılardan ziyade stratejik etki de yaratabiliyor. Örneğin 14 Eylül 2019’da İran’ın Saudi Aramco‘nun Abqaiq ve Khurais petrol işleme tesislerine 18 silahlı insansız hava aracı ve yedi seyir füzesi fırlatarak yarattığı stratejik etki ülkenin günlük ham petrol üretiminin yarısını ve küresel günlük üretimin yüzde 5’ini etkiledi. SİHA’ların ortaya çıkışı ve yarattığı tesiri Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında denizaltıların ortaya çıkması ve kullanılmasına benzetiyorum. Nasıl ki suyun altının belirsizliği ve akustik enerjinin dengesiz davranışları bugün bile denizaltı harbini suüstü gemileri karşısında son derece avantajlı duruma getirmişse, SİHA’ların küçük radar kesit alanları, alçak irtifadan yaklaşabilmeleri, hassas hedefleme yapabilmeleri ve faydalı yükleri onlara avantaj sağlıyor. Diğer yandan Alman denizaltıları her iki dünya savaşında başlangıçta son derece öldürücü ve belirleyici rol oynamışken, büyük kayıplar sonrası geliştirilen karşı tedbirler ile (ASDIC, Konvoy Sitemi, Deniz Karakol Uçakları) başlangıç etkisini kaybetti. SİHA’lar da bugün için sahip oldukları teknik avantaj ve etkinliklerini özellikle Ukrayna – Rusya savaşında yaşananlardan sonra şüphe yok ki etkinliğini kaybedecek bir sürece girecektir. Son on yılda ortaya çıkan bu büyük asimetrinin giderilmesi için doğal olarak karşı tedbirler mutlaka bulunacaktır. Tüm SİHA üretici devletlerin bu konuda karşı tedbir geliştirmeye odaklandıklarını söyleyebiliriz. Lazer benzeri enerji silahları, SİHA’ların otonom veya uzaktan kumanda sistemlerine müdahale teknikleri her geçen gün geliştiriliyor. Artık devletler savunma ve güvenlik stratejilerinde en üst önceliği SİHA Savunmasına veriyor. Askeri tatbikatlarında SİHA karşı tedbirlerini öne çıkarıyor.


SİHA SAVUNMASI


SİHA’lara karşı savunma öncelikle onların fiziki, görsel, odyo, termal, radyofrekans ve elektromanyetik spektrumda süratle algılanmaları ve durumsal farkındalık yaratılmasını gerekli kılmaktadır. Tespit sonrası başta MANPADS (Taşınabilir Hava Savunma Sistemi) ve SAM (Satıhtan Havaya) Füzeler olmak üzere kinetik silahlarla veya kinetik olmayan elektronik harp, siber veya termal enerji gibi sistemlerle ya kendisi ya da destek unsurları işlevsiz hale getirilebilir. Son 10 yılın savaşları göstermiştir ki SİHA’lar düşürülmeye karşı çok korunmalı değildirler. Eğer çok kademeli derinliğine bir hava savunma sistemi mevcutsa bu sistemler imha edilebiliyor. SİHA eğer güçlü bir mühendislik ve sistematik bir üretim süreci içinde kullanıma sokulmadıysa imhaları kolay olmaktadır. Ancak SİHA sistemlerine karşı kinetik savunma yapacak radar entegreli hava savunma sistemlerine elektronik karıştırma yapıldığı takdirde bu sistemlerin SİHA imhasında başarılı olamadıkları da ortaya çıkıyor. Libya’da süren iç savaşta Türkiye’nin de taraf olduğu çatışmalarda her iki taraf yoğun SİHA kullandı. Türk SİHA’larının etkinliğinin yanısıra Türk hava savunma mimarisi de gerek denizdeki gerekse karadaki sensör ve elektronik harp destek unsurları ile entegre edilen SİHA savunmasında Mutabakat Hükümetine fayda sağladı. Libya süreci entegre hava savunma ve elektronik harp desteğinin SİHA savunmasındaki rolünü ispatladı. 2020 yılında yaşanan Azerbaycan, Ermenistan savaşında SİHA’lar özellikle SEAD (Düşman Hava Savunmasının Bastırılması) görevinde çok etkili oldular. Türk SİHA’ları Dağlık Karabağ’da konuşlandırılmış hava savunma sistemlerinin yüzde 65’ini imha etti. Çatışmalarda sadece 2 Türk SİHA’sının düşürülmesi çok küçük radar kesit alanına sahip SİHA’lara karşı Ermenistan’ın Hava Savunmasının zayıf ve hazırlıksız olduğunu gösterdi. Ukrayna- Rusya Savaşında binlerce SİHA kullanıldı ve kullanılmaya devam ediyor. Ukrayna’ya NATO devletleri tarafından verilen SİHA sistemleri ile hava savunma füze ve top sistemlerinin Rusya’ya hava üstünlüğü konusunda çok zor anlar yaşattığı bir gerçek. Moskova’nın şehir merkezinden, Karadeniz’in açık deniz alanlarına kadar Ukrayna SİHA’larının asimetrik etki yaratacak saldırıları yaşandı. Rusya Ukrayna Savaşı SİHA’ların zayıfın en etkili silahı olduğunu ispat etti. Aynı yorumu bilinen en eski zayıf silahı olan denizaltı ve mayın silahı için söyleyebiliriz. Artık onların yanına SİHA’lar eklenebilir.


TÜRKİYE TAVSİYELERİ


Türkiye İHA ve SİHA alanında dünyanın başarılı üretici devletleri arasına girmiştir. Sergilenen bu başarı SİHA karşı tedbirleri alanında da gösterilmelidir. Sadece taarruzi unsurlar değil aynı zamanda savunma unsurları da benzer gelişim ivmesine sahip olmalıdır. Askeri teknolojilerde artık bir yıl bile kısadır. AR/GE yatırımları içinde büyük devletlerin ayırdığı kaynakların başında insansız Sistemler geliyor. Ukrayna savaşından sonra Rusya, entegre SİHA Savunmasındaki zafiyet kadar, SİHA saldırılarının ülke prestijine verdiği büyük zararlardan çıkardığı dersler nedeniyle; ABD ise Ukrayna’nın batıdan aldığı hava savunma sistem ve cephanesini Rus SİHA’larına karşı tarihte örneği görülmemiş hızda tüketmesinden çıkardığı dersler sayesinde SİHA karşı tedbir sistem ve tekniklerini geliştirmek için büyük çaba sarf edeceklerdir. Türkiye de bu gelişmeleri çok yakından takip etmelidir. Türkiye’nin gelecekteki geniş çaplı bir savaşta en caydırıcı ve yok edici unsurları su altı unsurları yani denizaltılarıdır. Denizaltılarımızın yanına SİHA üretim ve donanım gücümüzü de eklemeliyiz. Denizaltılarımızın milli torpido AKYA ile sürekli desteklenmeleri hayati derecede önemlidir. Bugün haklı şöhrete sahip SİHA’larımızı dışa hiçbir şekilde bağımlı olmadan üretecek ve destekleyecek tam yeteneğe kavuşmamız elzemdir. Diğer yandan SİHA’lar Ukrayna Rusya savaşında yaşandığı üzere sadece gelişmekte olan kara ve deniz harekâtına destek kapsamında değil aynı zamanda stratejik, ekonomik ve psikolojik tesir yaratacak hedeflere hava saldırılarının düzenlenmesinde de büyük rol oynayacaktır. Türkiye, sadece hava araçlarına değil sualtı ve suüstü silahlı insansız araçlara da aynı derecede önem ve öncelik vermelidir. Bugün suyun üstünde ve havada metal bir cismi (RF) radyo frekans enerji ile yüzlerce milden tespit edebiliyoruz ancak suyun altında bazen 100 metre mesafedeki bir sualtı hedefini akustik enerji ile tespit edemiyoruz. O nedenle su altı silahlı insansız araçları geliştirilmesine büyük önem vermeliyiz. Özellikle ağırlık merkezi deniz ortamı olacak bir savaşta silahlı insansız araçlarını havada, su altında ve su üstünde etkinlikle kullanarak kandan tasarruf edebiliriz. Ateş ve manevra gücümüzü, dış müdahalelere dayanıklı, kendi ağ sistemi içinde hayatta kalabilirliği ispatlanmış silahlı insansız araçlarımızla destekleyebilmek hedefimiz olmalıdır.

73 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page