top of page
  • Ünal GÜL

Donanmaya Açılan Kapı

Sayın İsmet HERGÜNŞEN yazdı

Mekanlar vardır, insanlarla bütünleşir.


Mekanlar vardır, yaşanır ve yaşatır.


Mekanlar vardır, insanları ta alır sonsuzluğa götürür.


Sonun sonsuzluk kavramına ulaştığı mekanlar da vardır. Dostluk ve arkadaşlık, ahde vefa gibi.


Biz bahriyeliler için de duyguların nirvana yaptığı mekan Heybeliada ve Deniz Harp Okulu’dur.


Rüzgardır, yakamozdur, gökyüzüdür, martıdır, iyot ve çam kokusudur, mehtabın doyulmaz tadıdır oraları.


Kaptan-ı Derya Cezayirli Gazi Hasan Paşa tarafından 18 Kasım 1773’teKasımpaşa’da kurulan okulun tarihi ABD kuruluşundan bile eskidir.


1928 yılında Deniz Harp Okulu ve Deniz Lisesi adını alan okulun, FETÖ hain darbe girişiminden sonra çıkartılan KHK ile Deniz Lisesi kapatılmıştır.


Şimdilerde hazırlık sınıfı Kuleli, Harp 1. Sınıf Heybeliada ve Harp 2, 3. ve 4. Sınıf Harbiyeliler Tuzla yerleşkelerinde eğitim görmektedirler.


1936 yılından beri gelenekselleşen ve geçmişten günümüze kaynaşmanın bir yansıması olan okulumuzun 250. Yılı kutlamalarının adresi bu yıl Heybeliada’ydı.


“Denizciler düşmanla nadiren doğa ile devamlı savaştadır”dercesine şiddetli yağmur ve fırtına eski denizcileri durduramamıştı.


Kabataş kalkışlı, Kadıköy ve Bostancı uğraklı nihayetinde Heybeliada varışlı Barış Manço vapurunda azımsanmayacak katılımcı yerlerini almıştı.


Heybeliada’ya doğru seyrederken lodostan yalpaya düşülse bile okul korosunun seslendirdiği marşlara eşlik edildi, bir taraftan yaşanmışlıklarda acı ve tatlısıyla yad edildi.


Bu yılki kutlamaların bir özelliği eşlerde aramızdaydı.


Zaten onlar değil miydi bizlere sınırları zorlayan görevlerimizde hep ve tam destek verenler, arkamızda dimdik ve omurgalı bir şekilde duranlar.


Doğrusu 250. Yıla pek de yakıştılar.


Okulumuzun yaklaşma sularında donanmanın Kutup Yıldızı TCG Anadolu, Milli korvetler ve de Harbiyelilerin yelkenli tekneleri dahil okulun güvertesinden soğuk ve yağışlı havaya rağmen yaptıkları çimariva bahriyelilerle özdeşleşen sözü hatırlatıyordu.


“Denizciler fırtınaları, anneler doğum sancılarını unutmasalar ne bir denizci ne de yeni bir çocuk olurdu…”


Tören geçişinde Alay Sancağımıza gurur ve onurla selam durduk.


Sinema salonunda en eski mezun subayın anılar içeren nüktedan konuşması ve sonrasında okul komutanı ile rektörün sunumlarının ardından sıra gelmiştir Deniz Kuvvetleri Komutanı’na.


Çevre denizlerimize yönelik gelişmeler ve hassasiyetlerimizi içeren değerlendirme dikkatle izlenmiş ve özellikle de yeni nesil savaş çerçevesinde kazanılan harp silah ve araçları geleceğe güvenle bakmamıza neden oluşturmuştu.


Verilen mesajlar mı? Açık ve netti.


-      Karadeniz’in güvenlik teminatı 20 Temmuz 1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi’dir.

-      Ege Denizi sorunlarının çözümü Türkiye ve Yunanistan’ın iş birliğinden geçer.

-      Türkiye’siz Doğu Akdeniz düşünülemez.


“Atatürk’ün yadigarı TCG Savarona’nın okul gemisi olarak yeniden hizmete girecek olması” herkesi heyecanlandırmıştı.


Mini dinleti ardından, yemekhanede masa başları da artık geleceğin komutanlarına bırakıldı.


Örf ve adetler ile günün denizcilik teriminin hatırlatılması ve sonrasında yemek duası ile gelenekselleşmiş yemeğin tadı damağımızda kalan lezzetiyle mazi bir kez daha tazelendi.


TCG Anadolu’ya yapılan ziyaret, gurur dolu günümüzün zirvesiydi.


En ince ayrıntısına kadar düşünülmüş ve saat saat, harf harfuygulanan bir program daha övgüye değer olacak şekilde gerçekleştirilmişti.


Dünyanın en güzel coğrafyasında, en güzel ve de özel okulunda ayrılık vakti gelmiş, gün su gibi akmıştı.


“Hala dilimdedir tuzu engin denizlerin” diyen Yahya Kemal’in duygu yüklü dizeleriyle yine gelme hayaliyle kutsal yuvamıza veda ederken, dudaklarımızdan dökülense Deniz Harp Okulu Marşımızın nakaratı.


Biz denizci gençleriz göğsümüz şeref dolu

Atatürk’ü izleyen yol Deniz Harp Okulu


Günümüzün şartları Silahlı Kuvvetlerin milli gücün diğer unsurları ile kapsamlı bir strateji içerisinde değerlendirilmesini zorunlu kılar.


Bunun içinde coğrafya, tarih, siyaset, ekonomive diplomasi var.


Ufku geniş, düşünme becerileri gelişmiş sorgulayabilen, yaratıcı zekaya sahip, lider ve aynı zamanda yöneticilik niteliklerini kazanmış entelektüel birikimli subayların yetiştirilmesi hiç şüphesiz Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası açısından çok önemlidir.


Harbiyeliler de ilim ve aklın her çağa uyum sağlayan dinamik yapısı içinde Ebedi Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünce yapısını içselleştirerek kendilerini Donanmaya hazırlamalıdırlar.


Son sözse; “Viya böyle…”

155 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page